Kitabım Bir Solukta Biz'den bir parça..
Dünyanın düzeni
böyle ya işte hiçbir şey vakti gelmeden olmuyor. Bize de o vakti beklemek,
özlemek, dolmak kalıyor. Ne kadar yaşayacağını bilmeden, ne vakit kavuşacağını
bilmeden öylece beklemek. Bir ömrü paylaşmak istiyorsun bu süreçte bir
bakıyorsun ömür geçip gidiyor. Aşkın her sürecinde bir zorluk var işte ve bu
sebepten bu denli güzel oluyor yaşamayı bilirsen ve gerçeğine sahip isen.
Böyle bir çıkmazda
çok değil iki sene geçirdiğinizi düşünün. İki sene önce birini görüyorsunuz ve
iki sene boyunca O’nu arayıp kalbinizde büyütüyorsunuz. Çevrenizden alacağınız
en ufak tepki şu olur “ O’nu buldun diyelim O’nun da sevdiği biri varsa ve ya o
gelene kadar başka fırsatlar çıkarda sen onları itersen ne olacak.” İnsanlar bu
kadar dar bakıyor işte Aşk dediğimiz olaya ve buna gerçekçilik mahlasını
takıyorlar. Çok bildiklerini ve çok acı çektiklerini anlatırlar. Çok sevdim
zamanında derler. Sonra geldi şu oldu bu oldu ayrıldık. Sonra da aşka suç
atarlar. İçinizde de vardır bunu yapan. Peki hatalı olan kişiler mi yoksa
ortada olan duygu mu?
İnsan karşısındakini
sorgulamadan yaşarsa ilişkiyi O’nu farklı bir birey olarak kabul eder ve bir
kalıba sokmaya çalışmaz ise saf duygular kalır. Bunu başarabilen yok ve bu
sebepten bir zamanlar çok seven ama ilişki aşamasını yürütemeyen insanlar var
her tarafta. Aslında akıllarında ki kişiyi çok seviyorlar ve karşılarında ki
kişi o düşündüklerinden farklı oldukça yavaş yavaş anlaşmazlıklar başlıyor.
Evlilikte de bu böyle. Çok büyük bir büyü ile başlayan evlilikler çiftlerin
hayatın şartlarını görmesi, birbirlerinin kusur ve ya huylarına katlanmamaları
sebebiyle kabusa dönüşebiliyor. Sonra evin hanımı dışarı kaçıyor erkekse eve
gelirken bunalıyor. Unutmamak gerekir insanın hayatta ki en büyük hazinesi
evindeki huzurdur.
Ben de huzurumu
O’nun gözlerinde buluyorum işte. Kafamda kurmuyorum O’nu yaşamak, öğrenmek
istiyorum. Olduğu gibi kabul etmek O’nu O olduğu için sevmek istiyorum. O gün
geldiğinde bunu O’na göstereceğimi bilerek..
Düşünüyorum da bunu
anlamak için neler yaşamak zorunda kaldım. Kaç kere kırıldı güvenim, kalp
dediğimiz garip şey. Çoğunda kendi cevaplarımı verdiğim korkular yaşardım ama
susardım kendi kendime. Nereye bakacağımı bilsem de kafamı çevirmeyi beceriyordum.
Artık hiçbir şeyden kafamı çevirmiyorum tek farkı bu anlaşılan. Artık direkt
bakmaktan korkmuyorum. Benim olmayan bir şeyi kaybedemem ve benden giden kişi
zaten benim değildir. Bunu görmek için ne çok şey yaşamak zorunda kalmışız.
Acaba seni de beni kırdıkları kadar kırdılar mı? Sen de bir rüya yaşamak için
binlerce kabusa uyandın mı? Bilmiyorum ki işte senin hakkında hiçbir şey
bilmiyorum ama çekinmeden söylüyorum, Korkmuyorum, Saklamıyorum “Seninle
doğacak bir gün için gecelerimi terk etmeye razıyım”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder