3 Aralık 2015 Perşembe

Bir Sevda Acısı

Seni uzun uzun seyretmek istiyorum Papatyam.
Gözlerimin önünde ruhumu neşelendiren yüzün olsun,
Gözlerinde takılı kalsın zihnim.
Hafızamın tamamını sen doldur da başka kimselere yer kalmasın.

Bazı geceler çehrenin hayaliyle uykuya dalıyorum,
Bazı geceler uyuyamıyorum o hayalle.
Özleminin ateşi artık yakmıyor bile kül oldu ciğerim.

Ne yana dönsem senden bir parça var dünyada.
İç dünyam sensizlik mağduru kurak, bitik, yıpranmış.

Sahi bilir miydim böyle zor olacağını son kez gözlerine dalarken.
Bilseydim kırpar mıydım gözlerimi?
Bırakır mıydım ellerini.
Seni özlüyorum dediğin her gün,
Sana ölüyorum.
Öylesine değil Ölesiye Seviyorum.

16 Kasım 2015 Pazartesi

Gel-Git Akıl

Aklıma geldin, sustum
Ne ara kalbimden aklıma geldin.
Bir düşüneyim dedim yandım
Sen sen olalı hiç böyle yakmadın..
Soruyorum kendime böyle olmak zorunda mı
Her seven sevdiğinden mi imtihan olacak.
Peki o "mutlu" gözükenler gerçekten sevmediğinden mi mutlu?
Gerçekten sevmenin zekatını mı yaşıyoruz.
Bir şans daha verilse yine severim desek de biliyoruz ki bir şans daha yok.
Bir dahası olmayan bir hayatın içinde yaşıyoruz.
Bir daha eski haline getiremediğimiz, kırdığımız kalpler.
Bir daha saramadığımız kollar, öpemediğimiz dudaklar, seni seviyorum diyemediğimiz gönüller.
Aslında hepsi bir sonuca çıkıyor.
Hayat gidiyor.
Yakalayamıyoruz.
Koşamıyoruz.
Kaybettiklerimiz yanımızda hüzün olarak duruyor.
Kazanmak zaten yok.
Sahi ne zaman bu kadar büyüdük.
Nerede kaldı oyunlarımız?
Nerede sınav korkumuz, öğretmen endişemiz.
Hayat en acımasız öğretmendir demişler.
Hayat tecrübenin kendisi,
Her hayat kişinin kendi imtihanı.
İmtihanı verene Hamdolsun..

8 Eylül 2015 Salı

Rüya Dünya'sı

Hisar'ın huzur dolu bir köşesinden..

Bir söz, bir düşünce, bir "Ol" bizi bize getirdi. Karşımıza çıkan tüm engeller, elde ettiğimiz tüm başarılar, şer gördüğümüz güzellikler ve güzel gördüğümüz şerler, hepsi bir Rıza-i Celil ile var oldu.
Ne kadar az düşünüyoruz. Ne kadar kaptırmışız ki rüyaya kendimizi bunları görmekten aciz kalmaktan rahatsızlık bile duymuyoruz.

Kaç vakit geçti bilemedim düşünce deryasının derin sularında ama bir huzur kokusu gözlerimi rüyaya açtı. Üstad cehalet topraklarıma baharı getirmiş, renk renk çiçek tohumları saçıyordu. Bir an duraksadım O'nu görünce. Her gördüğümde daha mı heybetliydi yoksa beni kendine bağladıkça gözümde dahada mı  büyüyordu bilemiyorum. Çöllerimi, kurak topraklarımı aştı da geldi. İyi ki geldi.

"Esselamu Aleyküm Üstad'ım" dedim. Sevdiğini uzun süre görmemiş bir genç gibi heyecanlıydım. Onsuz kalan düşüncelerim, zamanlarım beni yine eski halime döndürecek diye korkuyordum. Daha kendi başıma kalmak için hazır değilim, cehaletimden çekiniyorum.

"Ve Aleyküm Selam ve Rahmetullah Evladım. Günümüz, sohbetimiz hayır olsun. Ne için geldik, ne ile gideceğiz" dedi, sustu.

Bugüne miydi bu soru yoksa ömre miydi bilemiyorum. İkisi içinde cevabın sır olduğu belli ama, bizde cevap ne onu soruyordu anlaşılan.

"Nefes için geldik Üstad, uyanmak için. Bir an da olsa gözlerimizi kırpmak için geldik. Hayırla geldik inşallah hayrı yanımıza alıp gideceğiz." dedim. Beni tatmin etmedi cevabım fakat Üstad tebessüm etti.

" Bilerek ya da bilmeden bir insan ömrünün açıklamasını yaptın evladım. Biz bu rüyaya gözlerimizi bir an açma hevesiyle düştük. Zaten bir sefer Huşû ile namaz kılana Cennet'in müjdelenmesi de bu sebepten değil midir?
Rüyaları bilir misin evladım. İçinden çıkana kadar rüyada olduğunu bilmez insan. Farkına varırsa da ya hemen uyanır ve ya o rüyayı kendi istediği gibi yorumlar. İşte bize de bu gereklidir. Farkına varıp hemen uyananlar ölüm anındaki kullardır. Rüyayı bilinçli yaşayanlar da Allah dostlarıdır. Bu ömrün bir anını rüyada olduğunu bilerek yaşayabilirsen, bir ömrünü gerçeğin bilinciyle geçirirsin. İnsan ya rüyadadır ya gerçekte. Gerçeği buldum sanıp rüya aleminde yaşayanların vay haline." dedi ve sükunetle gözlerini deryaya çevirdi.

Bu defa ben soru sormadan O bana hem soru hem cevap oldu. Kendimi çok fazla tutamadım.
" Nasıl uyanacağımızı da söyle Üstad'ım. Bu rüya'nın sırrı nedir?" dedim.

"Rüya'nın sırrı yoktur evladım. Rüya apaçıktır. Göremeyen göze, duyamayan kulağa, hissedemeyen ruha yazık. Mucizeyi görmek istiyorsan kendine bak yeter. Ne demiş büyüklerimiz 'Görenedir görene, Köre ne?'" dedi.

Acizliğimi öyle derin hissettirdi ki bu söz tek bir kelime dahi edemedim. Selamlaştık, ağır ağır uzaklaşmasını izledim. Gittikçe derine çekiyordu beni. Hayırlısı dedim sustum.