12 Eylül 2013 Perşembe

İnsanlık Kalbi Terk etti, Aşk direniyor.

Cahildim dünyanın rengine kandım, hayale aldandım boşuna yandım. Seni ilelebet benimsin sandım, ölürüm sevdiğim zehirim sensin.Ölüm sen oldun, ahirim sensin.

Çok eski değil bu şarkı ama içinde çok eski duygular var. Şu aralar nasıl insana az rastlanıyorsa, duyguya da az rastlanır oldu çünkü. Nerede o sevdalar deniyor artık. Sanki insanların kalbi sökülüp attı. Düşmanına bile yardım eden bir milletten, insan olan bir milletten, dostuna yardım etse suç gibi gösterilen bir millete, topluma dönüştük kaldık. İslamafobinin verdiği bir zorluk var toplumda. O pis ağızlara aldıkları "Şeriat" in nefislerine verdiği korku var toplumda. Allah'tan korkmayı yanlış anlamış bir topluluk var.

 Burada hayatını kaybeden bir dost öldü mü gönül yanıyor, kavruluyor. Mısır, Suriye demeyeceğim artık. Bir Müslüman kardeşimiz değil binlercesi katledildiğinde yakamıyoruz gönlümüzü. O yavru, "Esma" şehit olduğunda yanamadı kendi canımız kadar. Toplumun sağ tarafı bu kadar kayıtsız kalırsa solunun bu kadar acımasız olması içten değil. Nerede o eski insanlık gerçekten? Niye bu denli köreldi kalpler. Bir gün değil her gün insanlar ölürken niye 1 2 ülkenin ağzına bakılıyor da insanlık sürekli bir ayaklanma yaşayamıyor? Elimizden giden aslında elimizde tek olan farkında değiliz. Farkına varmadan göçüp gidiyoruz. "Anlamaz mısınız? Düşünmez misiniz? Görmez misiniz?" diye buyuruyor Rab'bimiz. Anlamıyoruz, düşünmüyoruz, görmüyoruz gerektiği gibi.

Bu büyük bir zulüm insanlık adına ama şuna da değinmek istiyorum. Sevda da kalmadı eskilerdeki gibi. Olana da inanılmaz oldu. Olanda yıpranıp uçup gider oldu. Kalpler nasıl köreldi ise insanlık nasıl kaybediyorsa, aşkta sadece gerçek sahiplerinde bulunuyor. Kaç kişi kaldı ki aşkının peşinden durmadan giden? Onu sevdiği bile durduramayan kaç kişi kaldı? Kim yılmadı bir sevda karşısında? Nerede o zamanında çok seviyorum diyen insanlık? Nerede Edeb? Nerede Sevdam yanmasın diye korkudan yarini koklayamayan bile yarenler?
Bir birine saygı gösteren, her hareketiyle, fikriyle, sözüyle sabit kalabilenler nerede? Bir bakışına can vermeye sevdalı olanlar nerede? Çok mu zaman geçti? 1000 yıl mı oldu o aşklar her yerdeyken? Şimdi niye toplumda biri böyle sevince herkes aptal gözüyle bakar oldu? İnsan Aşkı daha yaratılanda bulamadan Yaradan'a nasıl verecek gönlünü? Önce İnsani sonra Rahmani değil mi Aşk? Peygamber(S.a.V) nasıl davranırdı eşine bilmiyor mu bu Müslümanlar? Biliyorsa neden acımasızca terkedilip, oynanıp bırakılanlar var? Nasıl verilecek o hesaplar? Bundan 100 yıl sonra bizden sonra Aşk taşıyan çocuklar olacak mı? Bir birini sevip evlenenler? Papatyasına bir damla su olmak için ömrünü verebilenler?

İnşallah Aşk Az ve Öz kalır ama Her gönle sığar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder