3 Mayıs 2013 Cuma

Şuan ne düşünüyorsun?

Size bir hikaye anlatıyım tüm gerçekçiliğiyle. Hadi en doğru dediklerimizi bile sorgulayalım. Okuduktan sonra bir geri bakalım neler yapmışız bakalım.

Boş ver sen beni ben hatırlarım öyle geçmişi sonra ufak bir tebessümle terk ederim hatıraları ya da oldukları yere bırakırım ara ara bakmak için. Yutkunuyorum senin her anına, tam boşluğumu dolduran bir sıcaklık oluşuyor, kısıyorum gözlerimi sonra "şşş geçti" diyorum. Kendi kendimi teselli ediyorum anlayacağın. Sana "kal" dememe engel bir inancım var benim, teselli olmama sebep, tam salacakken kendimi dimdik ayakta durmama sebep bir şey bu. İçimde bir kalp var, kimileri kırıldı, çalındı dese de hep orada duran ve hep asıl amacını tam manasıyla yerine getiren. Bazen hüzün çöküyor ama kalbime değil gönlüme. Hemen yutuyorum hüznü "Allah sabredenlerle beraberdir" diyorum kendime. Bazen ağır geliyor senin uzaklığın "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" diyorum. Sonra söylediğin şarkı çalıyor elim gittiğinde, susuyorum, dünya susuyor, kalp atışlarımı dinlendiriyor sesin. Bitiyor ama ben de bitiyorum. Bir haftadır sadece saatlerce oyun oynuyorum, dizi izliyorum aklımı tutacak ne varsa onu yapıyorum ve sonuç ne? Yatağa yorgun bir şekilde yat O'na sarılır gibi kapat gözlerini uyu ve rüyana gelmesini bekle. Biliyor musun geleceğini bildiğim için gidişin canımı yakmadı. Seninle yüz yüze konuşmamak da canımı yakan şey değildi. Benim canımı yakan en açık ve dürüst olduğum insanın Rahatsız etme demesiydi. Nasıl sızladı biliyor musun anca gelip elinle dindirebilirsin yanışını. Öyle yüzsüz oldum ki gururu falan da bir kenara bıraktım. Her davranışımı sorguladım, deliyim tamam kabul normal her hangi birinden farklı olduğum söylenebilir. Belki bir masal karakteri belki tarihi bir karakter gibiyim ama dışarıdakiler hep aynı kalıp diye onlara normal diyerek ben garip olamam ya. Bence ben normalim onlar garip. Sevmeyi bilmiyorlar, güvenmeyi, kime güveneceklerini bilmiyorlar, içlerinden geldiği gibi yaşamayı, onların sahip olduğu kısacık zamanı nasıl kullanacaklarını bilmiyorlar, kimden ne istemeleri gerektiğini, kime şükretmeleri gerektiğini, kime sırtlarını dayamaları gerektiğini, olayların kimin istediği şekilde geliştiğini bilmiyorlar. Sonra ben garip oluyorum, soğukkanlı, duygusuz ya da fazla duygulu. Romantik miydi içimizden gelen şeylere sevgimizi aktarıp karşı tarafa sunduğumuz şeyin kısaltması ve ya hayatın yapmacıklıklarından kaçış ve biraz maskeyi kenara koymanın adı melankoli miydi? Benim sevgim miydi fazla gelen ve ya seninki mi azdı? Neye göre ki. Belki ben senin ufacık sevgine bir ömrü sığdırabilirim ya da sana bin yıllık bir sevgi versem dolduramam gönlünü. Niye sınırlarımız var başkalarının koyduğu, niye aşık olmak zorunda 2 insan birbirine ve neden aşklarının bittiğini bile itiraf edemeyen 2 yabancı haline gelir ilişki dediğimiz yalan 2 leminde. Çok mu gerçek geldim. Birbirinin arkasından atıp tutan yüz yüze Leyla ve mecnun olan kaç kişi tanıyoruz. Bir yıl öncesine kadar birbirine sırılsıklam aşık olan ama o yıl ne değiştiyse nefretle biten bir aşk hikayesinin kaç farklı versiyonu anlatılabilir? Sana bir şey söyliyim mi yalan yaşantılardan sıkıldım. İçimden ne gelirse onu yapacağım. Çok gelsin sana hatta bık benden öyle ki bu çocuk niye beni bu kadar seviyor de neden her buluşmaya elinde bir tanecik papatyayla geliyor neden her şeyi saklıyor neden her yere ait bir anı biriktiriyor de. Garip geleyim sana bir ömür. Bir ömür çözeme beni. Hayatının en önemli gizemi olayım. Yeter ki sıradan, yapmacık, yalan, sonu olan bir şeye dönüşmeyelim. Senden tek istediğim duyguların, düşüncelerin ama en önemlisi O An ne düşündüğün. Şuan ne düşünüyorsun?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder