17 Şubat 2013 Pazar

Emir dediğimiz kişi kim ki?

Uyuyamadım, uyku tutmadı diyelim hatta. Sabah 9 da kalkacak olmanın verdiği bir rahatsızlıkta var ama ne diyebilirim düşünmek engelliyor uykularımı.

Bu sefer yazmak için yazıyorum. Hiç bir düşünce yok kafamda. Anlatmak istediklerimi sustuğum müddetçe 1 adım dahi atamayacağımı bilerek. Kendimi tanıtayım öncelikle. 21 yaşında çoğu boşverilmişliklerden sağ çıkmış, hayata kader döngüsü gözüyle bakan yazmadan rahatlayamayan hatta ağlayamayan onun yerine yazan biriyim. Her türlü konuda hiç bir alakam dahi olmasa neredeyse bir uzman özgüveniyle konuşabilirim. Kitap okumam. Okumayı severim ama zaman bulamam bu sebepten kelime haznemi çevremi dinleyerek genişletirim. Konuşmayı severim fakat bazı kişiler vardır ki karşılarında konuşamam bu konuda kendimi hiç sevmiyorum. Korkaklık denebilecek bir davranışım oluyor. Önem verdiğim kişilere olabildiğince seçici kelimeler kullanırım ve bana karşı öyle davranılmasını isterim. Kırılgan bir yapım yok. Kırılmayı geçmişimde bıraktım. Belki bıraktığım en güzel özelliğimdir. Zaman dediğimiz kavramın yetmediğini düşünüyorum bu sebepten sonsuzluk kavramına hayranım. Bir kişiye bağlı yüreğim o kişi kendini biliyor mu bilmiyor mu hiç bir fikrim yok. Benim için önemli olan kısmı benim kendimi ne durum da bıraktığım. İnsanların kaba davranışlarından deli şekilde rahatsız oluyorum.Hatta toplumun görgü olarak yoksul kısmından koşarak uzaklaşasım geliyor. Yengeçliğin verdiği güzel bir duygusal yapım var. Bıktırıcı değil ama her bünyenin kaldıramayacağı bir şey bu. Oturdum kendimi yazıyorum tüm çıplaklığıyla. Tanı istiyorum işte okuyorsun şuan bunu. Papatya dediğim Sen, tanımak mı istiyorsun adım mı atmak istiyorsun yoksa hiç alakan yok mu benimle gerçekten hiç ama hiç bir fikrim yok. Kesinti yaşamıyorum, geçmişini, bugününü, geleceğini bilemiyorum. Bilmeyi istiyorum. Tanımak istiyorum. Her zaman bunu diyerek hiç bir hamle yapmadığımı da gözler önüne sermekte fayda var. Bu arada siz de deneyin insanın kendini başkalarına kendi düşündüğü şekilde anlatması ayrıca rahatlatıyor. Daha ne yazabilirim onu düşünüyorum. Genel bir konuşma tarzında sürdüreyim en iyisi. Doğru hamleyi yapmak için doğru zamanı kollarken zamanın geçtiğini görmek insanı yoruyor. Yorula yorula bu zamana geldik zaten ama olsun. Okuyorsunuz bunu şuan hepiniz bir sürü şey yaşadınız. Hayat hikayenizi daha bu yaşlarda dahi anlatsanız roman olur denebilir. Benimkisi gerçekten roman oluyor işte. Attığım adımları göremeyecek kadar ilgisiz isen o ayrı bir mevzudur bu arada konu sürekli değişiyor ama içimdeki  anormal ben konuştukça yazıyorum. Rahatlık çöktü açıkçası saat 5 e geliyor. Tekrar böyle yazar mıyım bilmiyorum. Bunu yazdığıma pişman olur muyum onu da bilmiyorum. Hep beraber göreceğiz diyelim. Beni okuduğunuz için Teşekkür Ederim. Bu arada gerçekten bir kişinin egosuna dokunmak hiç ama hiç umurumda olmaz belirtmek isterim. Yaptığımız hamlelerin ne manaya geldiğini düşünerek yaparsak daha az kırıcı oluruz diye düşünüyorum. Bu da şimdilik son sözüm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder