12 Ağustos 2014 Salı

100. Yazı

Allah'ın selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Burada yazmaya başlamamın üstünden 99 fikir geçmiş. Şimdi 100. ile kendi dünyamdan seçtiğim kelimeleri size sunmaktayım. Bu blog bir kişiyi etkilemek, O'nun hakkında hayallerimi yazmak ile başlayıp Ufak bir günlük, şiirler, uyarılar, kişisel itiraflara kadar her şeyin içinde bulunduğu bir blog haline geldi. Hayatı boyunca konuşmayı sevmiş biri olarak, kimseyi dinleme zahmetinde bırakmadan sınırsızca konuşmak olarak gördüğüm yazı yazmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Bunları söylemek komik olsa da, Allah'ıma yazabilme kabiliyeti verebildiği için hamdolsun. Bugün eskiden yaptığım gibi gerçekleşecek olan bir hayali satır satır gönlünüze işleyeceğim.

Ne yıllar geçmişti, ne günler. Tamı tamına en doğru zaman, en doğru  ve en çok sevdiğim yerde uyandım. Yanımın boş olması şaşırttı birden. Daha doğrusu dolu olması da şaşırtırdı ama bu sabah erken kalkmaz diye umuyordum. Saat kurmasam beni hiç bir güç uyandıramazdı. Malum evlilik sonrası düğün telaşı ve öncesi yeterince yorucu, eve kendimizi attığımız gibi öylece uyuyakalmıştık. Yeni evimde ilk sabahım. Yüzümü yıkadım bir yandan sesleniyorum "Hayatım?". Ses yok.. Aşağı indim baktım mutfakta bir şeyler yapıyor. "Ne yapıyorsun sen burada? Hani öyle erkenden kalkmak yoktu. Şimdiden hile yapıyorsun bak". dedim. Onca zamanın hasreti bir ömür çıkacak gibi değildi. Sımsıkı sarıldım. "Hayırlı Sabahlar karıcığım" dedim. Tepki vermemesinden anladım ki yattığı yer çok rahattı. Kısa süre sonra kafayı kaldırdı "Hayırlı sabahlar kocacığım asıl sen niye uyandın ki ben kaldırırdım seni" dedi. Benimle konuşurken neredeyse O'nu duyamayacaktım. Kollarımda olması ve yüzüne bakıyor olmak beni huzurla alıp cennet diyarlara götürüyordu adeta. "Kahvaltı hazırlıyorsun ama yukarı çık hazırlan başka bir işimiz var bizim" dedim. Önce suratı asıldı. Konuşacak gibi oldu ama susup yukarı çıktı. Merak, isteğin önüne geçti. Ben masaya çıkardıklarını toplarken O hazır olmuş gelmişti bile. Bir kadına merak ve mutluluk verirseniz çok hızlı davranabilir. Biraz daha zaman kazanıp merakını alevlendirmek için yavaş hareket etsem de 15 dakika da ben de hazır halde, yola çıkmıştık. Nereye gideceğimizi hiç sormadı. Bana güvenmesi için daha önceden bir çok sebep vermiştim O'na. Eğer ben gizli bir şey yapıyorsam sonunda kesinlikle mutlu olacağını biliyordu ve susuyordu. Kadıköye yaklaşırken aklında bir şeyler belirdi sanki bana bakıp gülümsedi. Sonra Haremi geçtik ve dayanamadı " Buldum Kız kulesine karşı simitle çay içeceğiz değil mi?" diye sordu. Yoldan kafamı çevirmeden gülümsedim. "Az kaldı sevgilim" dedim. Arabayı park edip, karşıdan karşıya geçtik. Bilerek biraz yürüyelim diye çok yakına park etmedim. Orada el ele yürümeyi çok seviyorum. Kız kulesi iskelesine geldik. Buradan kız kulesini görmeye gelenler teknelerle karşıya geçiyordu. Ama hepsinden farklı bir tekne yanaştı. Tam konuştuğumuz vakitte, tam olması gereken yere. Tekne değil bir yat ayarlamıştım sevgilimle ilk kahvaltımız için. O ne olduğunu anladığında şaşkın şaşkın bana bakıyor, etrafını izliyordu. Çevreden geçenlerin dahi dikkatini çekmiştik ama umurumda değildi. Sadece kaptan ve biz varız, başka kimse olsun istemedim normalde hizmet edenler de olabilirdi ama sözüm var kahvaltıyı ben hazırlayacaktım. Alıp yerleştirdiğim şeyler hazır şekilde bekliyordu. Çabucak bir sofra hazırladım. Oturduğu yerden kız kulesini, Üsküdarı, isterse tüm boğazı görebileceği bir kahvaltı hazır, hayatımı anlamlandıran sevgiliyi bekliyordu. Güvertede etrafı izlerken sessizce yanına gittim. Beline sarılıp yanağını yanağıma koydum ve "hadi ben açlıktan seni yemeden kahvaltımızı edelim" dedim. Kahvaltı sonrası kahvemizi beraber yaptık ve hep bizi kavuşturan Kız Kulesine karşı 40 yıllık hatrımızı ona bıraktık. İstanbul'a karşı hikayeler anlattım O'na. İstanbul'umuza ait olan, Bu güzel şehri daha da güzel kılan hikayeler. O kendi yorumlarını katıp beni şaşırtıyor sonra sanki çok önemli bir şey anlatıyorum gibi ciddi ciddi beni dinliyordu. Yüzüne baktığım çoğu vakit anlattığım şeyi karıştırsam da ilk güneşimizi beraber batırmış ve tekne turumuzdan aşkın topraklarına ayak basmıştık. Daha sonrası ne buraya yazılır, ne bilinir. Beraber yaşadığımız vakit, dost sohbetlerinde otururken bahsi geçerse devam ettiririz elbet neler olduğunu. Maşallah ki Bülbül Gülünü buldu. Hamdolsun ki O gül bülbül'e yuva oldu.