30 Haziran 2013 Pazar

Tk 1962

Vazgeçmemi söyleyen binlerce sese bir yenisi daha eklendi. Tek bir ağızdan sabret, vazgeç, bekle, dur bakalım zamana bırak sözlerini söyleyenler yetmez gibi içimde konuşup duran seslerde bunlara katılır oldu. Tüm dünya senden vazgeçmemi haykırsa, vazgeçmeyeceğimi tüm içtenliğimle söylerim. Fakat bana vazgeç diyip duran sen olunca ölesiye zoruma gidiyor. Senin gibi inadı uğruna ak'a kara diyecek biri bana vazgeç, imkansız deme gafletinde bulunuyor. Senin inadın kendine benim inadım inancıma dayanıyor. Çünkü her zaman dedim "Ben seni bulmadım, seni bana buldurdular." İstesem de vazgeçemeyeceğim bir yoldayım anlayacağın. Kimsesiz hissettiğim bir yol bu. Çünkü yaşayan az kişi var ve inanamayacak çok kişi. Aklıma bir sürü şey geliyor. İnanç meselesi de kula kalmadı ki diyorum. Allah nasip edecek onu da. Hz. Hatice nasıl hemen inanmıştı eşine. Tek bir sözüne dahi tereddüt etmedi Neden? Çünkü O güvenilirdi, tüm kainatın en güveniliri.Bunların hepsini Allah-u Tealâ nasip etmedi mi?

Bana inanma, benden defalarca vazgeç, beni hiç kabul etme ve hiç sevme. Bunlar senin yapabileceğin ve benim asla sorgulamayacağım şeylerdir. Çünkü ne hakkım var senin hayatın üstüne ne de bir imkanım. Şimdi evden çıkıp havaalanına gelecek olsam. Seni karşılasam karşına dikilsem ve sadece yüzünü görüp gülümseyip çekip gitsem. Bunun sana ne zararı vardı bunu merak ediyorum. Sen benim seni sıkıştıracağımdan mı korkuyorsun. 2+2 4'tür. Sen beni sevmiyorsun bunu kafama yazdım Papatya. Ama şunu Asla unutma. "Asla" dediklerin peşini bırakmaz ve Allah plan yapanların en hayırlısıdır."

20.10'da görüşmek üzere..

25 Haziran 2013 Salı

Küskün Hayat

Yastığım da küs bana artık,
Yatağımda.
Sırf sen yoksun diye her geceye ait kelimelerim de küstü.
Bir bir derdimi anlayan yıldızlar da,
Beni terapi eden dolunayla deniz de küstü.
Ne var ne yok arkanda bıraktın ya
Arkada kalan ne varsa bana küstü işte.
Telefonumun mesaj bölümü, çaldığım şarkılar, nefesim bile dar.
Niye kaybettin Onu dediler hep bana.
Her yastığa kafamı koyduğumda,
Her gece dışarıya baktığımda,
Telefonun her elime gidişinde 
Bir Neden çıktı karşıma.
Neden daha çok sevemedin?
Neden izin verdin gitmesine?
Neden Sensiz ben olur mu demedin?
Neden yaşamaya devam ettin "Can" diye andığın gittiği halde.
Her şeye bir cevap bulan zihnim de kapadı kendini bu sorulara.
Ben hiç bir zaman bilemedim eksiğimi
Hiç bir zaman öğrenemedim sensizliği
Hiç unutmadım nefes aldığım günleri...

23 Haziran 2013 Pazar

Bu da Nargile "İçin"

Nargile ayrı bir hikayedir her içene göre.
Öyle herkeste ben içiyorum diyemez hani.
Sevdirmez kendisini kimine ya da kimi içer sırf şekil diye.
Gerçek içenlerden bahsedeyim mesela
Derdini fokurdatanlardır onlar.
Her nefeste aslında dumanı değil hüznünü çıkartır dışarıya
Bu öyle bir hüzündür ki
Kömürü alevlendirir,
Tütünün bile taa içini yakar.
Kimileri vardır yanık sever deriz.
Derdi daha ilk içişinde yakar nargileyi
Diğer içenlere tad vermez, iter.
Yani dert sahibini tanır nargile.
Sever rahatlatmayı hüznü bileni.
Öyle sigara gibi boşa hamallıkta değildir.
Güne göre değişir, kişiye göre.
Portakal istersin bazen zevk için,
Çarpsın dersin, unutayım biraz şeftali istersin.
Üzüm istersin şerbet olsun ağzım, gülsün biraz yüzüm.
Böğürtlen istersin anmak için sevdiğini canını verdiğini.
Öyle bir an gelir ki nargile de yapamaz görevini
Anason elma istersin.
Saatlerce çekersin her çekişte en başa dönersin.
Kimi derdin 1 saat sürer kimisi 10 saat.
Sen üflersin derdini o havaya karışır gider.
Ta ki hesabi alabilir miyim diyene kadar,
Ta ki derdini havaya katana kadar,
Ta ki aroma zihnine karışana kadar
Dumanını katarsın havaya, çayını yudumlar anarsın ne var ne yoksa.
Haydi gel gidelim bu gece de biz dert atmaya.

18 Haziran 2013 Salı

Dünyaydık Dün yandık

Dünya tarafından terk edildim.

Öylece bıraktı beni kendi halime

Öylece bıraktı yıllar önce sönmüş bir yıldız ışığı,

Gökyüzünde yerini yadırgayan bir Ay gibi.

Nedenini toprağın altına saklamış 

Çaresizliğe, ümitsizliğe, yalnızlığa terk edip gitmiş beni

Bilmediği şey benim derdimin ve ümidimin kaynağı 

Ne Onun taşı toprağı ne de havasıydı.

Ben onda kalmak istiyordum çünkü erişmek istediğim bir yer vardı.

Ben Onu seviyordum çünkü O'nu Yaratan'ın mimarisi vardı.

O'na güzel diyordum işte Nasıl güzel Yaratmış diyordum.

Sevgi sözcükleri söylüyordum, kırılmasın diye uğraşıyordum

O çok yanlış anladı beni.

Ben Yaradan bana kırılmasın diye Onun gönlüne girmeye çalışırken

O kendinde bir şey var sandı.

Ben emre itaat ve teslimiyet göstermeye çalışırken,

O vazgeçilmezim sandı.

Vazgeçilmezsin Dünya doğrudur 

Ama

Terkedileceksin.

Emir Geldiğinde Rab'den 

Son nefes için

O umursamazca attığın kişileri hatırlayacaksın.

Ve

Bir Gün Sen de kavuşacaksın Yarine.

Sonsuzdan Geldin Yine Sonsuz Olacaksın.

16 Haziran 2013 Pazar

Bir Dua, Bir Dünya

İlk özlem, ilk hüzün, ilk hata ve ilk kavuşmaya değinmek istiyorum bugün. Hz. Adem ile Hz. Havva'nın kavuşmasına. 200 sene süren bir hüzün, yalnızlık yağmurundan sonra öyle güzel bir dua sayesinde kavuştular ki. Her an dua eden Hz. Adem'in sonunda Muhammed(S.a.V.)'in hürmetine affet bizi Ya Rab demesi. Karşılığında Kâbe inşa edilip Hz. Havva'nın da oraya gelmesi ve kavuşmalarının sonunda oluştu bunca insanlık. Rab'bim en başında En Güzel'in hürmetine affetti. Her Aşk İçinde Efendimiz(S.a.V)'i barındırır bu sebepten ve en güzel Aşk O'na duyulan aşktır, Rab'be duyulan Aşktır.

Yıllarca süren özlem yağmurları, dua tufanı, itiraf ve tevbe selinden sonra en doğru ifadeyi kullandı ve kavuştu Yarine Hz. Adem. Düşün ki tek başına hiç bilmediği bir yerde yıllarca aradı. Tek sığınağı Rab'bi, tek istediği sevdiği oldu Hz. Adem'in. Kavuştuğu vakit sıkıca sarıldı Havva'sına ve beraber yıllarca şükrettiler Rab'lerine. Tekrar cennete kabul edilecekleri güne vakit nesiller yetiştirdiler.

 İnsanlık Aşk için ve Af için harcanan emekle doğdu Sevgili. Hiç sonu olmayan bir bekleyişte doğru bir dua sayesinde oldu. Şimdi benim ömrümün süresi de belli değil senin ömrünün süresi de. Sabır Rab'bin emri bu şekilde bil ki Ben her vaktimde duama katıyorum seni. Yaptıklarım için Af, Sevdiğim için Aşk istiyorum Asıl Sevgiliden. Bir dua sayesinde koca dünya'da Havva'sını bulan Hz. Adem gibi bir gün bir dua sayesinde Seni bulacağıma ve saracağıma inanıyorum.  O Gün gelene kadar Sevgili, Af ve Aşk ile Kal. O Dua kabul olduğu vakit Görüşmek Üzere. Allah'ımıza Emanet Ol..

14 Haziran 2013 Cuma

Hayat Neşeli bir Hüzün

Hayat neşeli bir melodiye sığınmak zorunda kalmış hüzünlü şarkı sözlerine benziyor. En garibi de ritim ne kadar artarsa artsın hüznünü her zaman sunar kalbimize. Ne kadar mutlu olursak hep arkasında bir mutsuzluk buluruz anlayacağınız. En neşeli anlarımızı düşünün hiç düşünmeyiz geçmişi geleceği. Bir de hüzünlü anılara dönelim. Hangisini daha uzun sürdürüyoruz? Hayata 9 mutsuzluk gelirse 1 mutluluk gelir ki şükre sebep olsun. Tabii mutluluğu doya doya yaşayanlar da oluyor, mutsuzum demek  yanlış olur çünkü şükür için sebep hiç bitmez. Ölümde bile şükür için onlarca sebep varken hayatın bir sınavından dolayı mutsuzluktan bahsetmek aciz bir şey. Ama kendimizi kandırmaya gerek yok. İstek, arzu ve kederlerimiz ile mutsuzluğu kolay yakalayabilen bir türüz.

Nefsin en büyük oyunlarından biri olan istekler bizi en çok mutsuz eden şeylerdir. Hayaller kurarız. Mesela keşke yanımda olsa, şimdi burada olsaydı şöyle olurdu deriz ve dönüp baktığımızda tek başımıza olduğumuzu görüp mutsuz oluruz. Yani mutsuzluğu kendi kendimize kurarız. Yanımızdaki kişileri, sahip olduklarımızı görmek istemeden, sahip olmadığımız şeylere sarılırız. İşte oldukça ritmi yüksek bir parçaya ait mutsuz şarkı sözleri gibi oluyor hayat böyle. Şükretmek için sebep ararken şükürsüzlüğe düşüyoruz. Eğlenmemiz gereken yerde sanki eğlenirsek suç işleyecekmişiz gibi hissediyoruz. Bunu yaşamadığımız zamanda mutluluğa ait bir vakit ayırmak yerine boşluğa bırakıyoruz kendimizi. Mutlu olma şansını yakalamışken gerçek mutluluğum bu değil diyerek dönüp gidiyoruz. Mutsuz isek mutlu insanlara bile katlanamıyoruz gün geliyor. Ne çok problemimiz var hayata dair. Gözü kapadığımızda mutlu kalmak duasıyla.

Dip Not: Mutsuz olmayı gram haketmiyorsun. Sana gülmek o kadar yakışıyor ki o gözyaşlarını silmeye gücümün yeteceği günü bekliyorum. Seni çok seviyorum.
Bir ömür Seninle Mutlu olup, Hesap günü geldiğinde el ele kalanlardan olmak duasıyla..

8 Haziran 2013 Cumartesi

Herkes için Mesaj

Mesaj,  alan kişiye özeldir. Bir insana saatlerce anlatman gerektiğini kimisine bir bakışınla anlatabilirsin. Bazen en zor anlarını paylaşacak bir kelime bulamazsın ama bir kişi gelir duruşunuzdan anlar. İşte o insanlara sıkı sıkıya sarılmak istersin. Kimisi için annedir, babadır, kardeştir bu kişiler kimisi için kardeş gibi bir arkadaş kimisi için ise daha özeldir Sevdiğidir. Beni ondan başkası anlamıyor dediğimiz kişiler bir bakmışız hayatımızdan uçup gitmiş bir şekilde. Yalnız hissederiz, derdimizi anlayacak kimse yok deriz. Derdi verene bakmayız. En zorlandığımız düşüncelerimize, yaşantılarımıza bakalım. Çoğu, umut ettiğimiz, dua ettiğimiz, hayal kurduğumuz şeylerin kırıklıklarından, bizim yaptığımız planların boşa çıkmasından kaynaklanıyor. İnsana sırtımızı dayadığımız müddetçe hayal kırıklıkları bir ömürlük olur oysa en başından sırtı dayarsan Rab'be ve bilirsen ne gelirse O'ndan, kırık bir hayalin yerini sonsuz bir Cennet doldurur.

İnsanın ortalama 80 yıllık hayatına dair ne de çok kırıklıkları var. Onu geçtim ilk 15 yaşta, 20'li yaşlarda bile sürekli bir kalıba girme bir şeyler çabalama ve hayallerimizi yakalamaya çalışıyoruz. Sorsak hepimiz ölümü biliriz ama ölümü hiç beklemiyoruz. En beklenmedik şeyleri düşünen zihnimiz sıkıntıların üstesinden gelmeyi bir türlü başaramaz maalesef. Çünkü Yaratan kula sıkıntıyı kendi başına halletsin diye değil Beni ansın diye verir. Sığınmak için gereken her şeye sahibiz. Sığınabilecek bir yüreğe sahip olursak geri kalan her şey önümüzde bir bir açılacaktır.

Konunun başına gelecek olursam. Mesaj alan kişiye özeldir. İslam ise herkes için yeterli olan bir mesajdır. "Ayağınıza bir taş değse benden bilin." diyen Allah'ımıza güven ve teslimiyet duygularıyla bağlandığımız vakit geri kalan her şey oyun gibi gelecektir. Çünkü kavuşma günü geldiğinde "O Sabredenleri Müjdeleyiniz"  diye emretmiştir. Müjdeler olsun Sabredenlere ve her sıkıntıyı Allah'tan bilenlere. Selam ve Duayla...

4 Haziran 2013 Salı

Bismillahirrahmanirrahim

Not: Bu yazıya acıtasyon, melankoli gözüyle bakmayınız yazar içinde tutmayı beceremediğinden dışa vurumda edebiyat kullanmaktadır. Bu yazı Esma'ya yazılmış olsa da alınacak ders toplumsaldır saygılarımla.

Hani filmlerde olur ya birden hızla araba gelir bir camın içinden geçer hiç demeyiz ki o cama ne oldu o binaya ne oldu araba kendini kurtardı ya sonuçta o kahraman, daha büyük sebeplerden dolayı ufak zararlar önemli değildir (bkz. Tencere Tava eylemi mantığı) Orada ki cam gibi, bir hamlen ile tuz buz oluyorum. Samimi şekilde söylüyorum bunu kendimi sağlam ve mutlu, huzurlu tutmak için elimden ne gelirse yapıyorum ama yok, aklımın her yanından en enteresan anlarda bile fırlıyorsun. Sonra aklımın almadığı bir tavır takınıyorsun bazen kendimi yabancı gibi hissettiren sonra diyorum ki kardeş sen zaten yabancısın kimsin ki sen. 3. sonra da dank ediyor "Allahu Ekber" diyorum bir iç çekip susuyorum. İşte her defasında beni "Bir ve Tek" olan kurtarıyor. Nasıl güzel şekilde sindiysen içime istemeden her kırışında bana "Ben Buradayım" diyor. Bunu bak ben böyleyim demek için yazmıyorum. Sinirlendiğim anda gözümün bir şey görmediğini herkes bilir, sevdiğim anda da öyle işte. Bunu buraya yazmamın sebebi "İçinde bulunan Kahramana sımsıkı sarıl" mesajını vermektir. O kahraman Sensin çünkü. Senin ruhun, senin kurtuluşun. Bundan ben sarılmıyor muyum mesajını da alma ben daha sıkı sarıl diyorum. Seni hüzünlü görmeye 1 an bile tahammülüm yok sen üzgün iken ben içten tükeniyorum. Bana ait tüm iletişimini kessen dahi ben sana dua etmeye seni anmaya ve seni bulmaya devam edeceğim. Nasıl deme yüzünü sevdiğim. Gün geliyor Allah'ın izniyle. "Bismillahirrahmanirrahim" diye çıktığım yolda hiç hüsrana uğramadım. Şaşırırsın ya "Hiç". Mesela bir dersimden kaldım o kadar dua ettiğim halde normalde kalmam dediğim dersten bütünleme sınavına girdim. Ben bunda hayır aradım ve buldum. Çünkü o bütünleme sınavında Profesörüm benimle öyle bir konuştu ki geleceğe dair izimi çizdim. İşte Besmele Papatya. Tekrar etmek istiyorum sen yapmıyorsun diye değil daha sıkı yap daha sıkı hisset diye yazıyorum bunları ve ben yola çıktım geliyorum dediğim vakit bu beni nasıl bulacak sakın deme hiç bilmediğim bir şehirde bir çift gözü arayacağım daha önce yaptığım gibi. Ben gönlümü düz tuttukça yolum Sana çıkıyor. Sen gönlünü düz tut Yolun Feraha ersin Papatyam. Hani dedim ya gönlümü düz tuttukça diye işte arada dayanamadığım zamanlar oluyor. Kırıldığım, yanımda olsa da bunu o da görse dediğim, yalnız hissettiğim. İnsanız nefsimiz var oluyor işte seninde olacaktır, oluyordur. Bu zamanlarda birbirimizle konuşabilsek ve ya konuşabileceğin biri olsa sana doğruyu söyleyecek biri, hemen kurtarıyorsun. Ondan dolayı aklına bir umutsuzluk düştü mü aç oku papatya. Sen yoldaşını Allah bilirsen, her yol sana açılır. Allah'ın izniyle doğum gününde görüşmek üzere papatya. Bir gün Seni Bana Emanet Kılacağa Emanet Ol.